dokunaklı

dokunaklı
1) təsirli, həyəcanlandırıcı; dokunaklı sesle – təsirli səslə; 2) güclü, tünd, çox təsirli; dokunaklı rüzgar – güclü külək; dokunaklı şarap – tünd şərab
güclü, həyəcanlandırıcı, təsirli, toxunaqlı, tünd

Türkçe-Azerice Sözlük. 2009.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • dokunaklı — sf. Etkili, insanın içine işleyen, müessir Seni anlıyorum kızım dedim. Aklıma daha dokunaklı bir söz gelmedi. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HERT — Dokunaklı söyleme, iğneleyici bir şekilde konuşma. * Yırtma. * Dürtme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MUARRIZ — Dokunaklı söz söyliyen …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TA'RİZ — Dokunaklı söz söylemek. Kapalıca yapılan sitem. Kinâye ile söylemek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • KİNAYE — Dolayısı ile dokunaklı söz. Maksadı dolayısı ile anlatan söz. Üstü örtülü dokunaklı söz. Açıktan olmayıp hakiki mânâyı başka ifâde ile dokunaklı konuşmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • acı — is. 1) Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı Acıyı sever. 2) sf. Tadı bu nitelikte olan Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra 3) Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap Omuzlarına kadar vücudun derisini …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acı acı — zf. 1) Üzüntülü bir biçimde, dokunaklı olarak Acı acı gülerek Beyoğlu nun ilk ışıklarına baktı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Sert ve keskin bir biçimde Temizlenmeye hiç vakti olmayan kirli iş adamı gibi acı acı ter, kepek, yağ ve toprak kokuyor. A.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acıklı — sf. 1) Acındıracak, acı verecek nitelikte olan, dokunaklı, üzücü, koygun İçeriden ince iniltilerle karışık acıklı bir uğultu çıkıyordu. Ö. Seyfettin 2) Acı görmüş, yaslı, kederli Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum. H …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acılaşmak — nsz 1) Tadı bozulmak, acı olmak Yağ acılaştı. 2) Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek 3) mec. Dokunaklı duruma gelmek Sesi gerçekten acılaşmıştı. 4) mec. Konuşma kırıcı, sert… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acımsı — sf. 1) Acıyı andıran, acıya benzeyen, acı gibi 2) mec. Dokunaklı Acımsı bir kitabı daha vardır. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”